top of page
"Psikanaliz bir şans, yeniden yola koyulmak için bir şans". Jacques Lacan, 1968.
Klinik Psikolog & Psikanaliz


Nostaljinin Psikanalitik Yankısı
Çünkü müzik, kelimelerden önce gelir; anne karnında duyduğumuz kalp atışları, nefes ritimleri, ninniler... Hepsi bilinçdışımızda yer etmiş ilk ses deneyimlerimizdir. İşte bu yüzden bir şarkının nakaratı bizi yalnızca eğlendirmez, aynı zamanda içimizde tanıdık ama unuttuğumuz duyguları da uyandırır.


Yapay zekaya verilen en yanlış komutlar... Tehlike çanları çalıyor...
Yapay zekâ, özneyi bu sorumlulukla yüzleştiremez. Sadece, kısa süreli bir teselli sunar. Sonuçta, kişi asıl sıkıntısını erteleyerek daha da derin bir yalnızlığa sürüklenir.”


Çirkin Üvey Kardeş: Perdenin Ardında Çürüyen Baba, Adsız Bedenin Çığlığı ve Güzelliğin Dehşeti
Güzellik, büyü değil bir yara haline geliyor; masal değil, masalın gerisinde kalan bilinçdışı konuşuyor.
Bu film, izleyiciyi bir masal anlatmaktan çok bir analiz odasına çağırıyor: perdenin ardına, arzu ile yas, beden ile dil arasındaki o belirsiz boşluğa.


Lacan ve Heidegger: Dil, Kaygı ve Semptom Arasında Bir Karşılaşma
Bu yazıda, Lacan’ın teorisinde Heidegger’in Varlık ve Zaman’daki (Sein und Zeit) analizinin nasıl yankılandığını ele alacağız. Dilin yapısı, kaygının işlevi, ölüm ve sonluluk fikri, sahihlik kavramı ve nihayet semptomun yapısı — bu iki düşünürün kesişme noktalarıdır.


Lol V. Stein’in “kendinden geçişi”: Lacancı bir okuma
Lol o anda bayılmaz, dramatik bir kriz yaşamaz; aksine, sahneden dışarı düşerek sahnenin merkezine bir boşluk bırakır. Bu boşluk, onun “kendinden geçişinin” tam da özüdür: özne olarak yerinden edilmiş, arzunun devresinde bir nesneye dönüşmüştür. Lacan’ın 1965’te Duras’ya yazdığı ünlü “Hommage” metninde vurguladığı gibi, Duras bir klinik vaka betimlemekten çok, yapısal bir sezgiyi dile getirmiştir.


Lacancı Bakış Acısıyla Saldırganlık
Savaşın gölgesi, toplumsal barbarlığın izleri ve bilimsel gelişmelerin insana dair sorulara gölgesini düşürdüğü bir dönemde, saldırganlık yalnızca bireysel bir sorun değil, uygarlığın yapısına kazınmış bir mesele olarak sahneye çıkıyordu.


Psikanaliz: Hızın Çağında Yavaşlığın Direnişi
Analitik süreç, çoğu zaman hayal kırıklığıyla başlar: Beklenen “hızlı çözümler” gelmez. Bunun nedeni psikanalizin “yavaş” olması değil, onun ele aldığı meselelerin yıllar içinde örülmüş olmasıdır.


Ötekiyle Ortak Duvar: Lacancı Psikanalizde Yapısal Sınırın Topolojisi
Konuşan varlık için duvar yalnızca maddi bir sınır değil, aynı zamanda öznenin yapılandığı bir topolojik biçimdir. Psikanalist açısından "duvar", psikanaliz seansının koşullarını belirlemekle kalmaz; aynı zamanda bilinçdışının kendisini gösterdiği, hem koruyucu hem de geçirgen bir yüzey olarak işlev görür.


Dövülme Fantezisi: Freud’dan Lacan’a Fantezi, Kaygı ve *Objet a*’nın İzinde
“Bir çocuk dövülüyor.” Bu tümce, ilk bakışta sadistik bir eylemin basit bir temsili gibi görünse de, psikanalitik çözümlemede, öznenin arzuyla olan ilişkisini belirleyen yapısal bir form olarak karşımıza çıkar.


“Ben Deli Değilim, Sistem Sapkın”: Ozzy Osbourne’un Deliliği ve Direnişi Üzerine Psikanalitik Bir Anma Yazısı
“Çılgınca ama işte böyle gidiyor Milyonlarca insan düşman olarak yaşıyor Belki henüz geç değil Sevmeyi öğrenmek ve nefreti unutmak için”...


Arzunun Yapısal Mantığı: Hitchcock’un Vertigo Filminin Lacancı Bir Bakış
Alfred Hitchcock’un 1958 tarihli Vertigo filmi, sinema tarihinde yalnızca bir gerilim klasiği olarak değil, modern öznenin arzuyla...


“Cinsel İlişkiye İnandığımız Sürece Savaş Sürecek”: Lacan’ın Bir Aforizmasının Psikanalitik Bağlamı
“Cinsel İlişkiye İnandığımız Sürece Savaş Sürecek”: Lacan’ın Bir Aforizmasının Psikanalitik Bağlamı


Yangınlar İçimizde: Incendies Filmi Üzerine
Bu yazıda Incendies’i basit bir film eleştirisinin ötesine taşımak istiyorum. Savaş psikolojisi, Freud ve Lacan’ın kavramları, sosyalist eleştiri ve felsefi sorular eşliğinde düşünmeye çalışacağım. Çünkü bu film yalnızca Lübnan iç savaşını değil; hepimizin içindeki konuşulamayan yangınları görünür kılıyor.


Anoreksiya: Görülmek İstenmeyen Beden, Duyulmak İstenen Arzu
Anoreksiya: Görülmek İstenmeyen Beden, Duyulmak İstenen Arzu


Kreutzer Sonat’ta psikanalitik bir yolculuk
Beethoven’ın tutkulu ve karmaşık Kreutzer Sonatı ile Lev Tolstoy’un bu eser etrafında kurguladığı “Kreutzer Sonat” adlı romanı, psikanalitik bir bakışla incelendiğinde insan ruhunun bilinçdışındaki arzuları, çatışma alanları ve kıskançlık gibi karanlık duyguların nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı oluyor.


Lacan’a Göre Hamlet: Arzunun Trajedisi
Lacan, 6. Seminer’inde Hamlet’i sadece edebi değil, psikanalitik olarak da çığır açıcı bir metin olarak ele alır. Ona göre Hamlet, klasik...


DUVARLARIN SESİ ''Belene Toplama Kampı’nda Bastırılanın Dönüşü''
Burası Avrupa’nın gözden ırak utancı: Belene. Tuna Nehri’nin ortasında bir ada. Bir zamanlar balıkçılar, sürgünler ve sonrasında...


Soya Dönüş Değil, Kimliğin Silinişi: Asimilasyonun Dinamiği
1984 yılında Bulgaristan’da başlatılan “Soya Dönüş Projesi”, yalnızca binlerce Türk’ün isminin zorla değiştirilmesiyle sınırlı kalmadı....


Korkunun Kamerası: Dehşet Ekranı’nda Kapitalist Gözetim ve Dinin Afyonu
Filmdeki Zübeyir figürü, gözetleyen bakış, YouTuber’lık hayali ve köylülerin dini inançlarla pasivize edilmesi üzerinden yapılandırıldı....


Bakışın Dehşeti: Gözsüz Ruhlar ve Zübeyir’in Boşluğu
Korku filmlerinde gözler hep bir gücün simgesidir. Görmek, bakmak, fark etmek… Ama Dehşet Ekranı: Habis Ruh filminde işler tersine döner....
bottom of page