top of page

Lacan ve Heidegger: Dil, Kaygı ve Semptom Arasında Bir Karşılaşma



İki Düşünürün Kavşağında


Pek çok kişi, Jacques Lacan’ı ve Martin Heidegger’i ayrı dünyalara ait düşünürler olarak görür. Heidegger varlık sorusu üzerine yoğunlaşan bir fenomenolog ve ontologdur; Lacan ise dilbilim, yapısalcılık ve Freudcu psikanalizi birleştiren bir klinisyendir. Ancak daha dikkatli bakıldığında Lacan’ın düşüncesinde Heideggerci izler görülür: hem kavramsal düzeyde hem de psikanalitik pratiğin zamansallığını düşünüş biçiminde.


Bu yazıda, Lacan’ın teorisinde Heidegger’in Varlık ve Zaman’daki (Sein und Zeit) analizinin nasıl yankılandığını ele alacağız. Dilin yapısı, kaygının işlevi, ölüm ve sonluluk fikri, sahihlik kavramı ve nihayet semptomun yapısı — bu iki düşünürün kesişme noktalarıdır.


Heidegger: Dasein, Kaygı ve Sahihlik


Heidegger’e göre insan varoluşu (Dasein) “atılmıştır.” İnsan kendi dünyasına hazır bir yapının içine doğar; kendi “orada”sını (Da) seçemez. Bu atılmışlık (Geworfenheit) varoluşsal bir koşuldur: hem sınırdır hem olanak. İnsan ancak kendi ölümünü bir olanak olarak üstlendiğinde sahih (eigentlich) olur.


Bu sahihleşme süreci, gündelik yaşamın sıradanlığına —Heidegger’in deyimiyle **“herkes”in dünyasına (das Man)— karşı bir kopuşu içerir. Gündelik dil gevezelik (Gerede), merak (Neugier) ve anonim onaylarla doludur. Bu, Dasein’ı kendine yabancılaştırır.


Heidegger, kaygının (Angst) bu yabancılaştırmayı kıran bir tecrübe olduğunu öne sürer. Kaygı özneyi dünyanın içindeki rahatlatıcı anlam ağlarından söker ve onu varoluşunun temelsizliğiyle, hiçliğiyle yüzleştirir. Kaygı, dünyaya ait olan tüm belirli anlamların geri çekildiği bir açıklıktır. Bu açıklık içinde Dasein kendi ölümünü, kendi sonlu oluşunu kavrar ve kendi atılmış olanaklarını sahih biçimde üstlenir.


Heidegger’de Zaman ve Ölümün Ontolojisi


Heidegger’in zaman anlayışı klasik çizgisel zaman modelini eleştirir. Dasein geçmiş, şimdi ve gelecek olarak ayrı anlarda “bulunmaz”; onun varoluşu bir zamansallıktır (Temporalität) — ekstatik bir yapı. Geleceğe dönük projelendirme (Entwurf) Dasein’ın anlamını belirler.


Özellikle ölüm, Dasein’ın en özgün olanağıdır. Bu olanak gerçekleştiğinde artık olanak yoktur — ölüm, olanakların olanaksızlığıdır. Ancak Dasein ölümü bir “proje” olarak üstlendiğinde —yani ölümüne doğru özgürce ilerleyerek kendi sonluluğunu kavradığında— sahihleşir.


Heidegger bunu şöyle formüle eder: Dasein ancak “olmuş olanını” (Gewesen) gelecekten bakarak üstlenir. Ona göre sahih zamansallık, geçmişin basitçe “olmuş” (passé défini) bir şey olarak değil, gelecekteki bir projeden ışık alan “olmuş olacak” (futur antérieur) bir yapı olarak kavranmasıdır.


Lacan: Dil, Gösteren ve Simgesel Yapı


Lacan, dilin yapısına dair bu Heideggerci ilhamı bambaşka bir düzlemde yeniden kurar. Freud’un bilinçdışı teorisini yapısalcı dilbilimden aldığı kavramlarla geliştirirken, dilin ve göstergenin rolünü radikal bir şekilde yorumlar.


Lacan’a göre anlam, gösterenden önce gelmez. Dil bir gösterenler zinciridir ve anlam, bu zincirdeki farklar ve boşluklar sayesinde kurulur. Dilin yapısı özneyi inşa eder. Öznenin “ben”i (Moi) simgesel sistemde kurulur ama aynı zamanda bu sistem tarafından bölünür, yarılır.


Heidegger’de dil, dünyayı açan anlamın sahasıdır. Ama Lacan bu yapıyı tersine çevirir: anlam, dilin fark yapısının bir etkisidir. Gösterenlerin boş gönderim hareketi, anlamın koşuludur. Bu nedenle dil, öznenin kendisine bile yabancı olduğu bir düzlem sunar.


Kaygı ve Semptom: Psikanalitik Bir Dönüşüm


Heidegger’de kaygı özneyi kendi sonluluğuna, temelsizliğine, hiçliğine götürür. Kaygı, Dasein’ı gündelik “herkes”ten ayırır ve sahih bir karar anına taşır. Kaygıda dünya anlamını yitirir, ama bu yitiriliş özneyi kendi varoluşunun olanağı olarak açar.


Lacan’da ise bu işleve semptom denk düşer. Semptom, öznenin tarihine entegre edilmemiş bir “çekirdek”tir. Kendi geçmişinde bastırılmış olanı değil, henüz hiç anlam kazanmamış, simgeleşmemiş bir boşluğu taşır. Bu boşluk özneyi rahatsız eder, onun huzurunu bozar ve “ben neyim?” sorusunu dayatır.


Semptom, kaygı gibi özneyi gündelik söylemin rahatlatıcı anlam ağından koparır. Lacan’a göre analiz, semptomun ardındaki anlamı keşfetmek değil, semptomun bir söylem içinde yeni bir anlam kazanmasını sağlamak sürecidir.


Dolgun Konuşma ve Gelecek-Geçmiş


Lacan’ın klinik kavramlarından biri “dolgun konuşma”dır (parole pleine). Bu, danışanın geçmişini yeni bir anlamla kurduğu andır. Ama bu anlam geçmişte zaten var değildir. Analiz, danışanın söylemi içinde henüz olmamış bir anlamı mümkün kılar. Lacan bunu geleceğe dönük bir yapı olarak tasarlar: özne, geçmişini “olmuş olacak” bir yapı olarak kurar.


Bu yapı doğrudan Heideggerci futur antérieur zamansallığa yanıt verir. Dasein gelecekteki projesiyle kendi geçmişini üstlenir. Lacan’ın analizinde özne, semptomunu yorumlayarak yeni bir anlam üretir — bu anlam, gelecekteki bir imkân olarak geçmişini yeniden yazar.


Semptomun Gösteren Yapısı


Heidegger’de semptom, görünmeyeni temsil eden bir işarettir. Bir hastalığın görünmeyen nedenine işaret eder. Lacan bu yapıyı radikal bir şekilde dönüştürür: semptom, gösteren zincirinin içindeki bir boş gönderimdir. Semptomun anlamı yoktur, ama gösterenler aracılığıyla anlam kazanabilir.


Analizde amaç, semptomu ortadan kaldırmak değil, onu dilin ağına dahil ederek yeni bir anlam üretmesini sağlamaktır. Bu, Heidegger’in kaygıda açığa çıkan “hiçliğin” özneyi kendi olanaklarına yönlendirmesiyle benzer bir yapısal hareketi paylaşır.


Bir Dilsel Ontoloji Denemesi


Lacan’ın psikanalizi, Heidegger’in varoluşsal analizine karşı değildir; onu dil düzeyine taşır. Kaygının varoluşsal açılımı, semptomun dilsel açılımına dönüşür. Sahih karar, “dolgun konuşma”ya evrilir. Ölümün sonluluğu, semptomun anlamsızlığıyla karşılık bulur.


Ancak Lacan için bu süreç, anlamın mutlak bir keşfi değil, bir anlam yaratımıdır. Analiz, öznenin geçmişini keşfetmez; özneye kendi geçmişini yeni bir anlamla “olmuş olacak” şekilde kurma imkânı sunar. Böylece psikanaliz, dilsel bir ontolojiye dönüşür: varlık değil, gösterenler tarafından yapılandırılan bir özne.

 
 
 

Yorumlar


İLETİŞİM

Benimle hulya.filipov@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

 


Yüz yüze & Online

Şişli/ İstanbul

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Facebook
  • Twitter

© 2018 Hülya Filipov . Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page