top of page

Dövülme Fantezisi: Freud’dan Lacan’a Fantezi, Kaygı ve *Objet a*’nın İzinde


“Bir çocuk dövülüyor.” Bu tümce, ilk bakışta sadistik bir eylemin basit bir temsili gibi görünse de, psikanalitik çözümlemede, öznenin arzuyla olan ilişkisini belirleyen yapısal bir form olarak karşımıza çıkar. Freud’un 1919 tarihli “Ein Kind wird geschlagen” başlıklı makalesi, fantezinin bastırılmış içeriğinin nasıl bilinçdışı bir haz kaynağına dönüştüğünü gösterirken; Lacan, bu fantezinin öznenin arzunun koordinat sisteminde nasıl bir yer tuttuğunu ve kaygının tam da bu yerleştirme başarısızlığında nasıl ortaya çıktığını açığa çıkarır.


Freud, dövülme fantezisini basit bir sapkınlık ya da çocukluk düşlemi olarak değil, bilinçdışı arzuların sahnelendiği ve suçlulukla örüntülendiği çok evreli bir yapı olarak analiz eder. Bu fantezinin üç aşamalı gelişimini özellikle kadın analizanlarda gözlemler: başlangıçta “Babam nefret ettiğim çocuğu dövüyor”, sonra “Babam beni dövüyor” ve nihayetinde “Bazı çocuklar dövülüyor.” Freud’a göre bu evrelerin yalnızca ilki ve sonuncusu bilinç düzeyindedir; ikinci evre ise daima bastırılmıştır ve ancak çözümleme yoluyla yeniden inşa edilebilir. Freud bu noktada açıkça belirtir: “Le plaisir sexuel ne se lie qu’au produit intermédiaire inconscient, mais son effet rejaillit sur le fantasme final”¹. Cinsel haz, yalnızca bilinçdışı olan ikinci aşamayla bağlantılıdır; fakat bu haz, fantezinin nihai, bilinçli formuna da yankı bırakır. Freud’un özgün katkısı, fantezinin yalnızca bastırılmış bir içeriğin temsili değil, öznenin arzusunu düzenleyen bir yapıya sahip olduğunu göstermesidir.


Jacques Lacan ise bu yapının Freud’un çizdiğinden çok daha radikal sonuçlar doğurduğunu savunur. 10. Seminer olan *L’angoisse*’de, dövülme fantezisini ele alırken, öznenin bu sahnede aktif bir fail değil, çoğu zaman *objet petit a* konumuna düşürülen bir “artık ürün” olduğunu belirtir. Lacan’a göre fantezi, yalnızca bir arzu ifadesi değil, öznenin arzunun sahnesinde nasıl konumlandığını belirleyen yapısal bir düzlemdir. Bu nedenle sorulması gereken şey yalnızca “kim dövülüyor?” değil, “özne bu sahnede nerededir?” sorusudur. Lacan’ın şu formülasyonu burada belirleyicidir: “Ce fantasme... n’est pas seulement une perversion, c’est le support même du fantasme fondamental”².


Fantezi sahnesinde özne genellikle edilgin, izleyici, hatta dışlanmış bir konumdadır. Dövülen çocuk, öznenin bizzat kendisi olabileceği gibi, Öteki’nin (diğer ebeveyn, öğretmen, yasa temsilcisi) arzusuna hitap eden bir nesne de olabilir. Lacan burada Freud’un mazoşizmle ilişkilendirdiği yapıyı, *jouissance* kavramıyla yeniden tanımlar. Hazla suçluluğun iç içe geçtiği bu yapıda, özne yalnızca haz almaz; aynı zamanda bu hazla parçalanır, sınırlarını kaybeder. 11. Seminer’de Lacan’ın dile getirdiği gibi: “L’objet a n’est pas l’objet du désir mais sa cause”³. Yani özne, arzusunu temsil eden bir nesneye yönelmez; arzunun kendisi, bu nesneyle neden-sonuç ilişkisi kurar. Dövülme sahnesi, öznenin arzuya sürüklendiği ve bu nedenle kaygı tarafından kuşatıldığı bir yapıdır.


Kaygı, Lacan’a göre, fantezinin çözülmesinden değil, işlemesinden doğar. Öznenin kendisini *objet a* konumunda bulması, onu kaygının alanına iter. 10. Seminer’de Lacan şu meşhur cümleyi kurar: “L’angoisse n’est pas sans objet”⁴. Kaygı, nesnesiz değildir; aksine, tam da nesnenin özneye görünür hale geldiği anda, yani öznenin bu nesneyle özdeşleştiği noktada ortaya çıkar. Dövülme fantezisinde kaygıyı doğuran, dövülen olmak değil; dövülmeyi arzular hale gelmek, hatta bu arzunun kaynağını tanıyamamaktır. Kaygı, öznenin artık arzulayan mı, arzulanan mı olduğunu ayırt edemediği eşiği temsil eder.


Bu sahnelemede özneye ait olmayan arzular, Öteki’nin bakışı, yasası ve hükmü aracılığıyla yeniden kurulur. Freud’un suçlulukla açıkladığı fantezi, Lacan’da arzunun yapıbozumuna, kaygının özneyle nesne arasındaki mesafeyi aşındırmasına ve *jouissance*’ın temsilsizliğine bağlanır. Özellikle 14. Seminer olan *La logique du fantasme*’da Lacan, fanteziyi öznenin kendisini *S barré ◊ a* (bölünmüş özne ile artık nesne arasındaki ilişki) yapısında nasıl sabitlediğini göstermek için kullanır. Dövülme fantezisi, tam da bu yapısal ilişkinin somut bir örneğidir: özne, kendi arzusu olmayan bir arzunun sahnesinde yer almak için dövülmeyi ister. Fakat bu istem, öznenin arzusunun değil, Öteki’nin arzusunun işaretidir.


Sonuç olarak, “bir çocuk dövülüyor” fantezisi, hem Freud hem Lacan için öznenin kendisini arzu, yasa ve suçluluk üçgeninde nasıl konumlandırdığını gösteren yapısal bir örnektir. Freud için bu fantezi, bastırılmış çocukluk arzularının, mazoşistik eğilimlerin ve süperegonun etkisiyle biçimlenmiş bir sahnedir. Lacan içinse bu fantezi, öznenin *objet petit a* ile özdeşleştiği, kaygının özneyi kuşattığı ve arzu düzeninin yapısal olarak kırıldığı bir alandır. Dövülme, yalnızca cezalandırma ya da haz kaynağı değil; öznenin, kendi olmaktan çıktığı, Öteki’nin bakışına ve yasasına teslim olduğu yapısal bir sahnelemedir. Dolayısıyla fantezi, yalnızca içerik değil, öznenin varoluşsal yerleştiriliş biçimi haline gelir.




**Dipnotlar**


1. Freud, S. (1919). *Ein Kind wird geschlagen*. In G.W., Band 13, S. 171–204.

2. Lacan, J. (1963). *Le Séminaire, Livre X: L’angoisse*. Leçon du 23 janvier 1963.

3. Lacan, J. (1964). *Le Séminaire, Livre XI: Les quatre concepts fondamentaux de la psychanalyse*. Paris: Seuil, p. 85.

4. Ibid., p. 106.


**Kaynakça**


* Freud, S. (1919). *Ein Kind wird geschlagen*. Gesammelte Werke, Band XIII.

* Lacan, J. (1963). *Le Séminaire, Livre X: L’angoisse*. Texte établi par Jacques-Alain Miller. Paris: Seuil.

* Lacan, J. (1964). *Le Séminaire, Livre XI: Les quatre concepts fondamentaux de la psychanalyse*. Paris: Seuil.

* Lacan, J. (1966–1967). *Le Séminaire, Livre XIV: La logique du fantasme*. Inédit.


 
 
 

Yorumlar


İLETİŞİM

Benimle hulya.filipov@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

 


Yüz yüze & Online

Şişli/ İstanbul

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Facebook
  • Twitter

© 2018 Hülya Filipov . Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page