top of page

Bakışın Dehşeti: Gözsüz Ruhlar ve Zübeyir’in Boşluğu

Korku filmlerinde gözler hep bir gücün simgesidir. Görmek, bakmak, fark etmek…

Ama Dehşet Ekranı: Habis Ruh filminde işler tersine döner. Zübeyir’in gözleri yoktur.

Ama tam da bu yüzden, onun bakışı, her şeyden daha delici, daha korkutucudur.

Çünkü Lacan’ın dediği gibi, bazen bakış, gözlerden değil, boşluktan, delikten, eksikten gelir.

 

Gören Ben mi, Görülen Ben mi?

Lacan’a göre, bakış, benim başkalarına yönlendirdiğim bir eylem değil, beni başkasının alanında bir nesneye dönüştüren bir etkinliktir.

Yani ben bakarken aynı zamanda bakılanım.

Bu yüzden bakış, basitçe bir görüş değil, öznenin Öteki’nin alanında bir şey haline geldiği, arzunun dolaşıma girdiği bir yer.

Ama bu bakış çoğu zaman gözlerden değil, bir delikten, bir boşluktan, eksik bir noktadan gelir.

Tıpkı Zübeyir’in gözsüz yüzünde olduğu gibi.

 

Zübeyir’in Bakışı: Eksik Olanın Delici Gücü

Filmde Zübeyir’in gözleri yoktur, ama tam da bu yokluk, onun bakışını daha dayanılmaz kılar.

Çünkü burada bakış, gözlerin nesnel bakışı değil, Öteki’nin beni delip geçen, yersiz, zamansız ve istenmeyen bakışıdır.

Duygu’nun Zübeyir’le karşılaştığı an, bakışın imkansızlığıyla yüzleştiği, artık fantezi perdesinin yırtıldığı bir andır.

Çünkü gözsüz bir yüz, artık tanıyamayacağımız bir bakışın alanıdır.

O an, Duygu yalnızca bir şeye bakmaz; bakışın boşluğu onu geri döndürülmez bir şekilde Öteki’nin nesnesi haline getirir.

 

Dehşet: Perdenin Kalktığı An

Korku sineması çoğunlukla, Lacan’ın tanımıyla perdenin kaldırıldığı anı simgeler.

Bu an, izleyicinin arzunun perdesini bir anlığına kenara çekip, arkasında dayanılmaz bir boşlukla karşılaştığı andır.

Dehşet Ekranı filminde bu perde, Zübeyir’in gözsüz suratında kalkar.

Gözsüz bir yüz, bakışın her yerden geldiği, hiçbir yere sabitlenmeyen, her şeyi bir anda delip geçen bir boşluk yaratır.

Ve izleyici şunu hisseder:

Asıl dehşet, bir canavarı görmek değil, bakışın imkansızlığında kaybolmaktır.

 

Gözsüz Ruhlar: Sonsuz Tekrar

Zübeyir’in gözsüz hali, Lacan’ın “gerçek” dediği alanda hapsolmuş, sürekli beden arayan, ama hiçbir zaman tam anlamıyla doğamayan bir öznenin simgesidir.

Çünkü Zübeyir’in asıl amacı bakmak değil, bir başkasının bakışında var olmak.

Ama gözleri olmadığı için o, başkalarının bakışına hep eksik, hep rahatsız edici bir hayalet olarak yansır.

Ve tam da bu yüzden, Zübeyir’in varlığı, sonsuz bir tekrara, her zaman eksik, her zaman doğamayan bir bakışa dönüşür.

 

Sonuç: Bakışın Dehşeti

Dehşet Ekranı bize bir korku filmi gibi görünse de aslında Lacan’ın “bakışın dehşeti” dediği alanda dolaşan bir psikanalitik anlatıdır.

Gözlerin eksikliği, yalnızca görmekten mahrum kalmak değildir; eksik olanın, deliğin, boşluğun, arzu alanında bir fazlalığa dönüşmesidir.

Ve bu yüzden film, izleyiciye şunu hatırlatır:

Asıl korku, görebildiğimizde değil, bakışın imkansızlığında kaybolduğumuzda başlar.

 

Klnk. Psk. Hülya Filipov




***Bu yazı Dehşet Ekranı filmi üzerine hazırlanmıştır. Detaylı bilgi ve filme ulaşmak için https://dehsetekrani.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

 
 
 

Comments


İLETİŞİM

Benimle hulya.filipov@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

 


Yüz yüze & Online

Şişli/ İstanbul

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Facebook
  • Twitter

© 2018 Hülya Filipov . Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page