Arzunun Yapısal Mantığı: Hitchcock’un Vertigo Filminin Lacancı Bir Bakış
- Hülya Filipov
- 15 Tem
- 3 dakikada okunur
Alfred Hitchcock’un 1958 tarihli Vertigo filmi, sinema tarihinde yalnızca bir gerilim klasiği olarak değil, modern öznenin arzuyla kurduğu ilişkiyi, bakışın yapısal işlevini ve kimliğin kırılganlığını inceleyen zengin bir metin olarak okunabilir. Jacques Lacan’ın psikanalitik teorisi, özellikle de “arzu”, “bakış” ve “fantezi” kavramları, Vertigo’nun dramatik yapısını ve karakter dinamiklerini çözümlemek için çok verimli araçlar sunar.
Aşağıda film, Lacan’ın başlıca kavramları etrafında sistemli olarak ele alınacaktır: arzu nesnesi (objet petit a), fantezi sahnesi, bakışın yapısı, üç düzen (İmgesel, Simgesel, Gerçek) ve ölüm itkisi.
Arzu Nesnesi (Objet petit a) ve Eksiklik Mantığı
Lacan’ın objet petit a kavramı, öznenin arzusunun asla dolmayacak olan artığı, fazlası, fazlalık noktasıdır. Vertigo’da Scottie’nin Madeleine’e olan tutkusu, onun gerçekliğine değil, temsil ettiği bir eksikliğe yöneliktir.
Scottie için Madeleine yalnızca bir kadın değil, idealize edilmiş bir imgedir. Onun güzelliği, gizemi ve ulaşılmazlığı, Scottie’nin kendi içsel eksikliğini kapatmaya yönelik bir perdenin işlevini görür. Lacan’a göre arzu, öznenin yapısal eksikliğinin sonucudur. Arzu nesnesi, bu eksikliği doldurmak yerine onun etrafında döner, onu sürekli erteler ve yeniden üretir.
Filmin ikinci yarısında Judy’nin aslında Madeleine olduğu ortaya çıktığında, Scottie’nin arzusu çözülmez. Tam tersine, Judy’yi yeniden Madeleine’e dönüştürmeye zorlar. Bu süreç Lacan’ın objet petit a’sının gerçek nesneyle değil, eksikliğin temsil edilme biçimiyle ilgili olduğunu gösterir: Scottie gerçeği öğrense bile fantezisini yeniden kurmak ister.
Fantezi Sahnesi ve Arzunun Sahnelemesi
Lacan için fantezi (fantasme), öznenin arzusu etrafında kurulan sahnedir. Fantezi, özneye arzusunun nasıl yapılandığını gösterir ama aynı zamanda onu korur, eksikliğin çıplaklığıyla karşılaşmasını engeller.
Vertigo, tam anlamıyla bir fantezi sahnesidir. Scottie’nin Madeleine’e olan tutkusu, onu bir ölüm meleğine dönüştürür. Madeleine yalnızca bir sevgili değil, ölüme çağıran bir figürdür. Ölümle erotizmin birleşmesi, Lacan’ın ölüm itkisi (pulsion de mort) kavramıyla açıklanabilir: Öznenin arzusunu mutlak bir eksiklikle birleştirme çabasıdır bu.
Scottie, Madeleine’in intiharını önleyemediği için travmatize olur. Ancak daha sonra Judy’yi bulduğunda bu travmayı onarmak yerine fanteziyi yeniden kurmaya çalışır. Onu Madeleine’in kılığına sokar, saçını boyatır, elbisesini seçer. Bu sahneler, fantezinin özneyi nasıl yapılandırdığını ve arzusunun nesnesini nasıl üretip dönüştürdüğünü gösterir.
Bakışın Yapısı: Voyeurizm ve Bilgi Fetişi
Hitchcock’un sinematografisi Vertigo’da bakışın sapkın doğasını özellikle öne çıkarır. Lacan’ın gaze (regard) kavramı, bu bakışın özneyle nesne arasındaki diyalektiği nasıl bozduğunu ve yeni bir fazlalık ürettiğini anlamak için çok değerlidir.
Scottie’nin Madeleine’i takip etmesi, Hitchcock’un kamerasının gözetleyen konumuyla çakışır. Seyirci de Scottie gibi voyeur konumuna çekilir. Ancak Lacan’a göre bakış yalnızca bilgi edinmek için değildir. Görme arzusu, bir eksikliği, bilinemez bir artığı üretir. Kamera, Madeleine’in imgesini bir bilme fetişine dönüştürürken aynı anda onu çözülemez bir sır olarak bırakır.
Madeleine’in aslında Judy çıkması da bu bakışın aldatıcı doğasını açığa çıkarır: Bilmek arzunun sonu değildir. Scottie’nin Judy’ye yönelttiği bakış, onu “gerçek” haline indirgeyemez; fanteziyi yeniden canlandırır. Scottie gerçeği öğrendiğinde bile Judy’yi eski imgeye dönüştürme arzusundan vazgeçemez.
İmgesel, Simgesel ve Gerçek Düzenler
Lacan’ın üç düzeni (İmgesel, Simgesel, Gerçek) Vertigo’da öznenin çözülmesini anlamak için işlevseldir.
İmgesel düzlem, Madeleine’in idealize edilmiş imgesiyle kuruludur. Scottie onun güzelliğini, gizemini ve erotik cazibesini tamamlayıcı bir bütünlük gibi deneyimler.
Simgesel düzlem, Judy’nin kimliğinin açığa çıkmasıyla temsil edilir: Dilin, toplumsal düzenin, yasaların belirlediği gerçeklik. Scottie’nin tutkusu, bu düzende bir yasa ihlali gibi ortaya çıkar: Judy’yi yeniden Madeleine yapmaya çalışmak.
Gerçek düzlem ise arzunun imkânsızlığıyla yüzleşmenin alanıdır. Film finalinde, Madeleine/Judy’nin tekrar düşüp ölmesi, Scottie’yi sembolik ve imgesele ait her çerçevenin çöküşüyle baş başa bırakır. Gerçek, dilin ve fantezinin düzeninin yetersiz kaldığı, travmatik bir boşluktur.
Ölüm İtkisi ve Arzunun Karanlık Mantığı
Vertigo, ölüm itkisini erotik fantezinin kalbine yerleştirir. Scottie’nin Madeleine’e olan aşkı, ölümle birleşmiş bir arzu biçimidir. Onu kurtarma arzusu, aslında onun ölümüyle birleşme arzusudur. Madeleine’in kuleden atlayışı, yalnızca trajik bir olay değil, Scottie’nin arzusunun ifşasıdır: eksikliğin nihai gerçekleşmesi, ölümde birleşme fantazisi.
Judy’yi yeniden Madeleine yapma süreci de bir tür ölüm itkisini taşır: Özneyi canlı, özerk bir varlık olarak ortadan kaldırıp onu bir imgeye, bir fantezi nesnesine indirger.
Hitchcock’un Lacancı Sahnesi
Vertigo, Hitchcock sinemasının Lacancı bir okumasını davet eden en güçlü örneklerden biridir. Film, arzunun yapısal olarak eksikliğe bağlı olduğunu, arzu nesnesinin gerçekte öznenin fantezisinin üretimi olduğunu, bakışın sahiplenici değil açığa çıkarıcı ve bölücü bir işlev gördüğünü sahneye koyar.
Scottie’nin trajedisi, arzunun dolmayacağını kabul edememesinden kaynaklanır. Judy’yi yeniden Madeleine’e dönüştürme çabası, arzusunun kendi yapısal eksikliğini inkar etme girişimidir. Ancak Hitchcock’un finali, arzunun bu dolma, tamamlanma hayalini çökerterek Lacan’ın temel savını sinema diliyle kanıtlar: Arzu öznenin eksikliğinin öznesidir ve bu eksiklikle yüzleşmek, öznenin en derin travmasıdır.
Kaynakça / İleri Okuma Önerileri:
Lacan, J. (1994). The Four Fundamental Concepts of Psychoanalysis.
Lacan, J. (1966). Écrits.
Žižek, S. (1991). Looking Awry: An Introduction to Jacques Lacan through Popular Culture.
Copjec, J. (1994). Read My Desire: Lacan Against the Historicists.
Mulvey, L. (1975). “Visual Pleasure and Narrative Cinema.” Screen, 16(3).
Yorumlar