top of page

Psikanalizin Geleceği




Freud'un Mirası ve Günümüz Klinik Uygulamaları

Psikanaliz, Freud'un 20. yüzyılın başlarında geliştirdiği, bilinçdışı süreçleri anlamaya yönelik bir yöntem olarak psikoterapi alanında çığır açan bir paradigma sundu. Mart 1910'da yapılan "Psikanalizin Geleceği" başlıklı konferansta Freud, toplumsal değişimlerin psikanalitik uygulamaya etkisini ele aldı. Freud'a göre, zamanın ve koşulların değişmesi psikanalizin temel ilkelerinin ihlal edilmesine yol açmamalıydı. Bu, o dönemde olduğu gibi günümüzde de geçerliliğini koruyan bir uyarıdır.

Psikanalizin Temelleri ve Modern Terapilerle Karşılaştırılması

Freud'un 1919'da yayımlanan ancak savaş yıllarında (1918) yazdığı Psikanalitik Terapide Yeni Yollar adlı eserinde ifade ettiği gibi, terapinin kitlelere ulaştırılmasında telkin gibi diğer unsurların devreye girmesi kaçınılmaz olabilir. Ancak Freud, yine de psikanalizin titiz metodolojisinin her zaman korunması gerektiğini savunuyordu:

"Terapimizi kitlelere uygularken, analizin saf altınını doğrudan telkinin bakırıyla karıştırmaya zorlanacağımız çok olasıdır... Fakat halk için bu gelecekteki psikoterapinin biçimi ne olursa olsun, en etkili ve önemli bileşenlerinin her türlü tarafgirlikten uzak, titiz psikanalizden türetilenler olmaya devam edeceğine şüphe yoktur."

Bu noktada Freud, serbest çağrışım kuralı, aktarım süreci ve analistin yorumu gibi temel kavramların vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. Ancak günümüzde psikanaliz, hızlı ve yönlendirici terapötik yaklaşımlar karşısında eski önemini yitirdiği düşüncesiyle eleştirilmektedir. Günümüzün modern terapi yaklaşımları, bireylerin hızla değişen dünyasında anında çözümler sunmayı vaat eden bilişsel-davranışçı terapiler, kısa süreli müdahaleler ve telkine dayalı yöntemlere odaklanmaktadır. Bu durum, psikanalizin yavaş ve derinlemesine işleyen doğasının sorgulanmasına yol açmaktadır.

Pandemi ve Dijitalleşen Psikanaliz

Son yıllarda dünya, pandemi gibi büyük dönüşümler yaşadı ve bu süreç terapötik uygulamaların dijitalleşmesine neden oldu. Bu dönemde şu sorular daha da önem kazandı:

  • Psikanaliz çevrimiçi olarak sürdürülebilir mi?

  • Analiz hangi bedene müdahale eder?

  • Aktarım süreci çevrimiçi ortamda nasıl korunabilir?

  • Dijital terapi süreçlerinde psikanalizin ilkeleri nasıl korunmalıdır?

Her ne kadar pandemi sürecinde birçok analiz, çevrimiçi platformlara taşınmış olsa da, bu değişim psikanalitik klinik için temel prensiplerin kaybolmasına neden olmamıştır. Çünkü psikanaliz, özünde bir prensipler kliniğidir ve bu prensipler değişen teknolojilere rağmen varlığını sürdürebilir.

Psikanalitik Yöntemin Özgünlüğü

Psikanalizi diğer terapötik yöntemlerden ayıran en temel unsur, bilinçdışının işleyişini ortaya koyma biçimidir. Lacan, 1977'de Klinik Bölüm'ün açılışında bu konuda şunları söylemiştir:

"Psikanalitik uygulama nedir? Karmaşık değildir. Bir temeli vardır—psikanalizde söylenen şeydir... Bilinçdışıyla ilgilidir."

Bu bağlamda, analistin konumu, aktarımın nasıl ele alındığı ve dinleyen kişinin varlığı, psikanalizi diğer psikoterapi biçimlerinden ayıran temel unsurlar olmaya devam etmektedir.

Psikanalistin Sürekli Oluşum Süreci

Bu yılın Temmuz ayında Buenos Aires'te düzenlenecek Inter-Amerikan Sempozyumu, psikanalizin günümüzdeki konumunu ve geleceğini tartışmak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Psikanalistin rolü ve eğitimi üzerine düşünmek, psikanalizin geleceğine dair en kritik meselelerden biridir. Bu noktada Colette Soler’in Psikanalizden ve Psikanalistten Ne Bekleniyor adlı kitabındaki şu sözleri önemlidir:

"Eğitim... hiç bitmeyen... Bir psikanalist asla tam olarak oluşmaz, bu yüzden analistten sürekli bir analizan olarak bahsediyorum, analizden sonra bile oluşumunu sürdürüyor."

Psikanalizin geleceği ile ilgili en büyük tehdit, analiz edilenlerin ortadan kaybolması değil, analitik yöntemin özüne bağlı kalacak analistlerin giderek azalması olabilir. Soler, bu noktada psikanalitik eylemin titizliğini sürdürmenin zorluğuna dikkat çeker ve şu tespitte bulunur:

"Psikanalizin geleceğini düşündüğümde, en büyük tehdidin analiz edilenlerin ortadan kaybolmasında yattığına inanmıyorum. Bence en büyük tehlike, analitik eylemi olduğu gibi, yani zamanımızdaki titizliğiyle sürdürmeye istekli olanların ortadan kaybolması olurdu. Ve analistler varsa, yani bu sorumluluğu isteyen ve kabul edenler varsa, o zaman analiz edilenler de olacaktır."

Sonuç: Gelecek Psikanalizi Nasıl Şekillenecek?

Psikanalizin geleceği, onu uygulayanların metodolojik titizliğine, temel ilkelerinden ödün vermeden değişen dünyaya nasıl adapte olacağına bağlıdır. Dijitalleşme ve modern terapilerle rekabet etme baskısı, psikanalitik yöntemin özünü değiştirmek zorunda değildir. Freud’un mirası ve Lacan’ın öğretileri ışığında, bilinçdışına yönelik araştırma ve analistin konumu her zaman merkezi bir öneme sahip olacaktır.

Bugün, hızlı çözümler sunan terapiler cazip görünse de, psikanaliz, insanın bilinçdışı dinamiklerini anlamada derin ve kalıcı değişimler yaratmaya devam etmektedir. Psikanalistin kendi sürecine duyduğu bağlılık, bu yöntemin sürdürülebilirliğini belirleyen en önemli faktördür. Bu nedenle, psikanalizin geleceği, geçmişin titizliğini koruyan analistlerin varlığında yatmaktadır.

 
 

Comentários


İLETİŞİM

Benimle hulya.filipov@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

 


Yüz yüze & Online

Şişli/ İstanbul

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Facebook
  • Twitter

© 2018 Hülya Filipov . Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page